Eskişehir’de Uzmandan Prostat Kanseri Uyarısı: “Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor”

Eskişehir’de Uzmandan Prostat Kanseri Uyarısı: “Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor”
Yayınlama: 05.11.2025

Eskişehir’de erkeklerde en sık görülen hastalıklardan biri olan prostat kanseri konusunda uyarılarda bulunan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Barbaros Başeskioğlu, hastalığın geç evrede teşhis edilmesinin tedavi sürecini zorlaştırdığını belirterek erken tanının önemine dikkat çekti.

Prof. Dr. Başeskioğlu, prostat kanserinin genellikle sinsi bir şekilde ilerlediğini ifade ederek, “Prostat kanseri, yaş ilerledikçe riski artan bir hastalık. Ancak erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı oldukça yüksek. En büyük sorun, hastaların utanç veya korku nedeniyle muayeneden kaçınmaları. Oysa hiçbir şikâyeti olmayan kişilerde bile prostat kanseri görülebiliyor” dedi.

Düzenli kontroller hayati önem taşıyor”

Prostat kanserinin kişiden kişiye farklı belirtiler gösterebildiğini belirten Başeskioğlu, yıllık yapılan tarama testlerinin erken tanı açısından büyük önem taşıdığını vurguladı:
50 yaşından itibaren her erkeğin düzenli olarak PSA testi yaptırması ve ürolojik muayeneden geçmesi gerekir. Ailesinde prostat kanseri öyküsü bulunan kişilerde bu takiplerin 40 yaşından itibaren başlaması gerekiyor. Çünkü hastalığı erken dönemde tespit etmek, tedavi sürecini çok daha kolay hale getiriyor.”

“Navigasyonlu biyopsilerle tanıda yeni dönem”

Gelişen teknolojiyle birlikte prostat kanseri tanı ve tedavisinde önemli ilerlemeler yaşandığını aktaran Prof. Dr. Başeskioğlu, MR füzyon biyopsi (navigasyonlu biyopsi) yöntemi hakkında bilgi verdi:
“Artık klasik yöntemlerin ötesine geçtik. MR görüntülerini üç boyutlu ultrasonla birleştirerek hedefe yönelik biyopsiler yapıyoruz. Bu yöntemle prostat kanserinin tam olarak hangi bölgede olduğunu belirleyip, sadece o odaklardan örnek alabiliyoruz. Böylece hem gereksiz işlemlerden kaçınıyor hem de kesin tanıya daha hızlı ulaşabiliyoruz.”

“Prostat kanseri her zaman belirti vermeyebilir”

Halk arasında prostat kanseriyle ilgili yanlış bir algı olduğunu dile getiren Başeskioğlu, şu uyarılarda bulundu:
“Prostat kanseri olan her hastada idrar şikâyeti görülmez. ‘Benim idrar problemim yok, o halde prostatımda sorun yok’ düşüncesi yanlıştır. Bazı prostat kanserleri hiçbir belirti vermeden ilerleyebilir. Bu nedenle sadece şikâyet oluştuğunda değil, düzenli kontrol amacıyla da muayene olmak gerekir.”

“AKTİF İZLEM ve FOKAL TEDAVİ Seçenekleri Artık Daha Güvenli”

Prof. Dr. Başeskioğlu, erken dönemde tespit edilen küçük kanser odaklarında artık farklı tedavi yaklaşımlarının da gündemde olduğunu söyledi:

“Şu anda prostat kanserinde AKTİF İZLEM adını verdiğimiz bir tedavi yaklaşımı var. Bu yöntem, çok küçük ve düşük riskli kanser odaklarının gereksiz tedavilerden korunması amacıyla tercih ediliyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, her hastanın aktif izleme uygun olmamasıdır. Bazen değerlendirme hataları nedeniyle ileri evredeki hastalar da aktif izlemde kalabiliyor. Bu nedenle doğru hasta seçimi son derece önemlidir.”

Uygun hastalarda ise artık ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebilen FOKAL TEDAVİLER uygulanabildiğini vurgulayan Başeskioğlu, “Fokal tedavi, sadece kanserli odağın bulunduğu bölgeyi hedef alarak, çevre dokulara zarar vermeden tümörün yakılması esasına dayanır. Bu yöntem, özellikle prostatın dörtte birinden küçük, sınırlı kanser odaklarında uygulanabilir. Böylece hastayı ameliyatın yan etkilerinden korurken, yaşam kalitesini de koruma şansı sunar” dedi.

“Tedavide kişiye özel yaklaşımlar ön planda”

Erken tanı konan hastalarda açık, laparoskopik veya robotik cerrahi yöntemlerle başarılı sonuçlar alındığını ifade eden Başeskioğlu, ileri evre vakalarda ise onkolojik tedavilerin (ışın, hormon veya kemoterapi) hastalığın seyrine göre uygulandığını belirtti.

Son olarak Prof. Dr. Barbaros Başeskioğlu, “Prostat kanserinde erken teşhis, tedavi başarısını doğrudan belirler. Bu nedenle erkeklerin düzenli kontrolleri ihmal etmemesi, utanmadan ve korkmadan muayene olması gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.